Yaratıklar - Slither
Korku filmleri sadece korkutmak için değildir. Bunun en iyi örneklerinden biri de Yaratıklar(Slither). 80’lerdeki canavarlı-yaratıklı, uçuk-kaçık ve kalitesiz efektlerle bezenmiş filmleri hatırlayanlar için Slither çok sayıda gönderme içeriyor. Konu “Korkunç Bir Film” serisindeki kadar dağınık ve komedi ağırlıklı değil ancak film kendi ve ilham alındığı filmler ile dalga geçmeyi de hiç bırakmıyor. Ne demek istediğimi anlatmak için filmin konusundan kısaca bahsetmem gerekiyor.
Wheelsy kendi halinde bir Amerikan kasabasıdır. Kasabanın en zenginlerinden olan Grant, genç ve güzel eşi Starla ile çok da iyi olmayan bir evlilik sürdürmektedir. Bunun sebebi aralarındaki yaş farkı ve Grant’in eşine nazaran çok da çekici biri olmaması sayılabilir. Bir gece aralarında çıkan bir tatsızlıktan sonra dışarıya çıkan Grant bir barda, eskiden kendisine aşık olan, bir arkadaşının kardeşine rastlar. İkili biraz içtikten sonra ormana giderler ve burada bir meteorun içinde dünyaya düşmüş tuhaf bir şey ile karşılaşırlar. Grant bulduğu kozanın içinden çıkan iğnemsi şeyin göğsüne girmesi ile yaratığın kontrolüne geçer ve olaylar gelişir...
Tipik, sevimli ve klişe bir hikaye değil mi? Ancak sandığım gibi yazar/yönetmen James Gunn, bu hikayeye ciddi bir hava katmak istememiş. Film daha ilk sahnelerinden itibaren kendini tiye almaya başlıyor. Çünkü hikayeyi bir yana bırakırsam, filmdeki sahneler bile neredeyse ben bunu izlemiştim dedirtecek cinsten. Sahnelere yedirilen diyaloglar ise filmin gerçek karakterini ortaya çıkartıyor.
Karakterler kendilerinin dünyayı kurtardıklarına ya da herkesin öleceğine inanmıyorlar. Özellikle Şerif Bill Pardy filmin kahramanı olmaya aday ama asla bunun gazına gelmiyor ve karşılaştığı şeylere sokaktaki biri gibi samimi tepkiler veriyor. Starla ise kocasına sadık bir eş olma takıntısı ile yaratığa dönüşen Grant’e uzunca bir süre, hatta filmin sonuna dek sevgi ile yaklaşıyor. Filmin diğer kahramanları da onlardan beklemediğimiz bir performansta eğlencenin hiç azalmamasını sağlıyorlar. Başarmalarını beklediğimiz olayları ellerine yüzlerine bulaştıran karakterler hiç beklemediğimiz anlarda da bir şeyleri yoluna koyuyorlar.
Filmin, en çok hoşuma giden yönüne gelirsek, efektler ve çekimlerin son derece kaliteli olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Günümüz filmlerinin sahip olduğu imkanları hiçbir masraftan kaçmadan kullanmışlar. Basit, eğlenceli bir film olduğu halde kullanılan makyajlardan bilgisayar efektlerine kadar filmin oldukça tatmin edici olduğunu söyleyebilirim. Sahnelerin konseptleri yine tanıdık, korku filmlerine özgüler gene de çekim teknikleri, hareketlilik ve oyuncuların performansları bu zor projeyi beklenenden çok iyi bir yere taşımış.
Filmin başarısındaki en önemli etkenlerden biri de yönetmenin bu tip korku filmlerinin büyük bir hayranı olması sayılabilir. Konuya ve türe oldukça hakim olması ve gençliğinin verdiği enerji ile çok titiz ve başarılı bir iş çıkartmış James Gunn.
Slither’ı eğlenceli korku öğeleri içeren bir film izlemek isteyen herkese tavsiye edebilirim. İçindeki göndermelerin hepsi (ki oldukça çok sayıda var) anlaşılmasa bile film ince espirilerle dolu. Bu yüzden filmi gerilmekten çok yüzünüzde bir tebessüm ile izleyeceğinize eminim.
Bu arada filmi DVD olarak edinmenizi tavsiye ederim. İçindeki Bonus seçenekler oldukça çok ve hepsi birbirinden keyifli. Dolu dolu bir içerik ile gelen DVD’yi pekçok yerde çok uygun fiyata bulmak mümkün. İçimdeki yaratıkla birlikte hepinize iyi seyirler dilerim...
Yazan: Lost